ANKARA SANAYİ ODASI BAŞKANI SEYİT ARDIÇ, ŞUBAT AYI MECLİS TOPLANTISINDA GÜNCEL EKONOMİK GELİŞMELERİ DEĞERLENDİRDİ

2025-02-26 00:00:00

ANKARA SANAYİ ODASI ŞUBAT AYI MECLİS TOPLANTISI YAPILDI

ASO BAŞKANI SEYİT ARDIÇ:

“FABRİKALARIMIZDA ÇALIŞAN MAKİNELERİN SESİ PARA SESİNDEN ÇOK DAHA FAZLA DEĞERLİ”

“SANAYİCİLERİN KULLANDIĞI KREDİ FAİZLERİ POLİTİKA FAİZİNDEKİ İNDİRİME PARALEL DÜŞÜRÜLMELİ”

“ENFLASYONDA BEKLENTİ İLE HEDEF ARASINDAKİ FARK FİYATLAMA DAVRANIŞLARINI BOZUYOR”

“İHRACATCIMIZIN BEKLENTİSİ KURUN REKABET GÜCÜNÜ KORUYACAK ŞEKİLDE ARTMASIDIR”

“REKABETÇİ VE DAHA GÜÇLÜ EKONOMİ İÇİN YAPISAL REFORMLAR HAYATA GEÇİRİLMELİ”

“GELECEĞİMİZLE İLGİLİ OLUMLU DÜŞÜNÜRSEK HEPİMİZ KAZANIRIZ”

 

Ankara Sanayi Odası (ASO) Şubat Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Celal Koloğlu başkanlığında yapıldı. ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç toplantının açılışında yaptığı konuşmada güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi, sanayicilerin sorunlarını, çözüm önerilerini ve beklentilerini aktardı.

ASO Başkanı Seyit Ardıç, Şubat Ayı Meclis Toplantısı’ndaki konuşmasına, küresel iş dünyasının zirvesi olarak kabul edilen Dünya Odalar Federasyonu Başkanlığı’na 3 yıl süreyle tekrar seçilen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu tebrik ederek başladı. Başkan Ardıç, Cumartesi günü başlayacak olan, birlik ve dayanışmanın simgesi Ramazan ayının da bolluk ve bereket getirmesini diledi.

Küresel ölçekte güç dengelerinin devamlı değiştiği bir ortamda ekonomik değişkenlerin ön plana çıkmaya başladığı bir döneme girildiğini belirten Başkan Ardıç, “Yeni Dünya düzenini “jeoekonomi” odağında algılamamız, dünyanın geleceğini daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Günümüzde, geleneksel enerji savaşlarının yerini teknoloji savaşları almaya başlıyor. Teknolojiyi öncelikleyen ve inovasyonu teşvik eden ülkeler, yeni Dünya düzeninde lider konumda olacaklardır” dedi.

“ENFLASYONLA MÜCADELENİN UZAMASI CİDDİ MALİYETLER ÇIKARIYOR”

Türkiye’de 2024 yılının ardından 2025’te de ekonomide zorlu koşulların devam edeceğini öngördüklerini söyleyen Başkan Ardıç, “Yüksek faiz, maliyet artışları ve fiyat oluşturmadaki zorluklar, üretimi olumsuz etkiliyor. Enflasyonla mücadelenin uzaması, ekonomik ve toplumsal açıdan ciddi maliyetler ortaya çıkarmaya devam ediyor. Enflasyonla mücadelede kararlı ve bütüncül politikalar uygulanmalı, belirsizlik ortamı mümkün olduğunca minimize edilmelidir” ifadelerini kullandı.

“ENFLASYONDA BEKLENTİ İLE HEDEF ARASINDAKİ FARK FİYATLAMA DAVRANIŞLARINI BOZUYOR”

Merkez Bankası’nın Şubat Ayı Sektörel Enflasyon Beklentileri sonuçlarına göre, 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentisi piyasa katılımcıları için 0,1 puan azalarak %25,3, reel sektör için 1,9 puan azalarak %41,9 seviyesine gerilerken, hane halkının beklentisinin ise 6 ay sonra ilk defa yükselişe geçtiğini ve 0,4 puan artarak %59,2’ye çıktığını belirten Başkan Ardıç, şöyle devam etti:

“Hane halkının ve reel sektörün 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi, hâlâ hedeflenen enflasyonun oldukça uzağında görünüyor. Merkez Bankası son enflasyon raporunda enflasyon hedefini %21’den %24’e yükseltti. 3 puanlık bu revizenin 1,7 puanı, enflasyon tahmininin yaklaşık 2 katı artırılan yönetilen yönlendirilen fiyatlardan kaynaklandı. Hane halkı ve reel sektörün enflasyon beklentisinin neden yüksek olduğunu anlamak için başka bir veriye gerek olmadığını düşünüyorum. Beklenti ve hedef arasındaki bu büyük fark, fiyatlama davranışlarını bozarken, enflasyonla mücadelede en önemli sorun olarak karşımızda duruyor. Farkın kapanmasında kritik faktör, maliye politikasında atılacak ciddi sıkılaştırma politikaları ve bunu destekleyecek fiyatlama davranışlarıdır.”

Dezenflasyon sürecinin başarıya ulaşması ve katlanılan maliyetin karşılığının alınması için maliye politikasının uyumlu ve koordineli şekilde sıkı para politikasını desteklemesi gerektiğinin altını çizen Başkan Ardıç, “Sıkı maliye politikası ise yalnızca vergi oranlarını ve gelirleri artırmayı değil, harcamaları azaltacak yapısal önlemleri de içermelidir” dedi.

“KREDİ FAİZLERİ POLİTİKA FAİZİNDEKİ İNDİRİME PARALEL DÜŞÜRÜLMELİ”

Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin ticari kredi faiz oranlarına yansımadığına dikkat çeken Başkan Ardıç, “Beklentimiz, finansman sorunu yaşayan sanayicilerimizin kullandığı kredilerin faizlerinin de bir an önce politika faizindeki indirime paralel olarak düşürülmesidir. Bunun; üretim, istihdam ve ihracatımızın sürdürülebilirliği açısından son derece önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum” diye konuştu. 

“FABRİKALARIMIZDA ÇALIŞAN MAKİNELERİN SESİ PARA SESİNDEN DAHA DEĞERLİ”

Günümüz ekonomik koşullarında varlıklarını nakde çevirip, bankaya koyup, yüksek faiz getirisinden faydalanmanın bazıları için cazip bir seçenek gibi görünebildiğini belirten Başkan Ardıç, şunlar söyledi:

“Yüksek faiz iyi para da kazandırabilir. Ancak unutmayalım, biz sanayiciler Ulu Önderimiz Atatürk’ün “Her fabrika bir kaledir” sözünü şiar edindik. Ve bizim için paranın sesi değil, fabrikalarımızda çalışan makinelerin sesi çok daha fazla değerlidir. İşleyen makineler, sadece üretimin değil, yüzlerce çalışanın emeğinin, ekmeğinin ve umudunun simgesidir. O makinelerin sesi, ülkemizin ekonomik kalkınmasının ritmidir.

Sanayici, tüm zorluklara rağmen ülkesinin ekonomik kalkınması için üretimden asla vazgeçmeyendir. Bizler üretimle, istihdamla, ihracatla ülkemizi sanayi ile kalkındırmaya devam edeceğiz. En büyük kazancımız ise gelecek nesillerimize bırakacağımız güçlü bir ekonomi ve üretim mirası olacaktır.”

Başkan Ardıç, sanayi üretiminde durgunluk gözlemlendiğini, geçen yıl ortalama sanayi üretimimiz 2023’e göre sadece %0,4 arttığını vurgulayarak, ‘Son üç yılda bir arpa boyu yol gidemedik, endekste 2022 yılındaki seviyenin altındayız. Aralık ayında 49,1 olan Manşet PMI, Ocak’ta 48 düzeyine gerileyerek üst üste 10 ay 50 eşik değerinin altında kaldı. Faaliyet koşullarında yaşanan bozulma, hafif olmakla birlikte son üç ayın en belirgin seviyesinde gerçekleşti.” dedi.

“İHRACATCIMIZIN BEKLENTİSİ KURUN REKABET GÜCÜNÜ KORUYACAK ŞEKİLDE ARTMASIDIR”

Yılbaşından bu yana ASO Meclis Başkanı Celal Koloğlu başkanlığında 40 meslek komitesiyle değerlendirme toplantıları yaptıklarını anlatan Başkan Ardıç, “Dile getirilen en önemli başlıklardan birisi, kur artışının enflasyonun altında kalması, yani TL'nin reel olarak güçlenmesi sonucu ihracatta yaşadığımız sorunlardı. Son bir yıllık dönemde kurun enflasyon artışının yaklaşık %20 altında kalması ihracat rekabetimizi önemli ölçüde azalttı. Rekabet avantajımızı ortadan kaldıran bu durum, büyük çabalarla oluşturduğumuz mevcut pazarlarımızı kaybetmemize ve yeni pazarlara giriş açısından önemli kısıtlara neden oldu ve olmaya devam ediyor. İhracatçılarımızın beklentisi, kurun enflasyona paralel veya en azından rekabet gücünü koruyacak şekilde artmasıdır” ifadelerini kullandı.

“4 GENCİMİZDEN BİRİ HİÇBİR ŞEY ÜRETMİYOR, EV GENCİ”

TÜİK verilerine göre işsizliğin 4. çeyrekte %8,6 seviyesinde olduğunu söyleyen Başkan Ardıç, “Sıkı para politikası ile daralan iç piyasa şartlarına rağmen işsizlik seviyesinin artmaması önemli, lakin kritik yapısal sorunlarımız var ve artarak devam ediyor. Ülkemiz, istihdam oranında OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında son sırada. 2024 yılı 4. çeyreğinde, önceki yılın aynı dönemine göre, istihdamdaki artış devam etti ancak atıl işsizlik oranımız son 2 yılda %21'den %28 seviyesine geldi” dedi.

24,3 milyon kişi olan 15-34 yaş grubundaki genç nüfusun 6,6 milyonunun, %27’sinin ne eğitimde ne de istihdamda olduğunu hatırlatan Başkan Ardıç, şöyle devam etti:

“Yüksek teknolojili ve katma değerli üretimi konuşuyoruz ama 4 gencimizden 1’i hiçbir şey üretmiyor. Yani ev genci. 3 milyon 43 bin işsizin %33,3’ü, yani 1 milyon 13 bini üniversite mezunu. Ülkemizde her üç işsizden biri üniversite diplomalı. Eğitim politikaları revize edilirken üretimin işgücü ihtiyacını gözeten bir tasarım ortaya koyulması gerekiyor. Ülkemizde yükseköğretim sisteminin gözden geçirilmesi, eğitim politikalarının piyasanın bugünkü ve gelecekteki ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlanması gerektiğini düşünüyorum. Bazı bölümler istihdam yaratmadığı halde hala açık ve yeni açılan her üniversitede bu bölümler öğrenci almaya devam ediyor; sonuçta da diplomalı işsizler ordusu büyüyor. Piyasanın talebi ile eğitimin işgücü arzı eşleşmiyor. Beceri uyuşmazlığı sorunu her geçen gün daha da artarak devam ediyor. Üzülerek belirtmek istiyorum ki, asgari ücretle iş arayan mühendislik eğitimi almış gençlerimiz var. Mavi yaka çalışanlarımızın aylık geliri ise asgari ücretin çok üzerinde. Bu durum eğitim politikalarının sorgulanması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor.”

“TÜRKİYE’NİN FIRSAT PENCERESİ OLARAK DEĞERLENDİRİLEN GENÇ NÜFUS YAPISI HIZLA DEĞİŞİYOR”

TÜİK 2024 yılı nüfus istatistiklerine göre 2019 yılına kadar binde 13’ler civarında olan nüfus artış hızının geçen yıl sadece binde 3,4 olduğunu, çocuk ve genç nüfusun azalıp, yaşlı nüfusun arttığını belirten Başkan Ardıç, “Türkiye’nin fırsat penceresi olarak değerlendirilen genç nüfus yapısı hızla değişiyor. Ülkemizde doğurganlık hızı 1,51 ile dünya ortalaması olan 2,31’in altında. Doğurganlık hızımız Fransa, İsveç, Belçika hatta Almanya’nın bile gerisinde. McKinsey’in raporuna göre Türkiye, doğurganlık hızındaki bu düşüş nedeniyle en büyük nüfus kaybı yaşayacak ülkeler arasında gösteriliyor. Rapora göre gelişmekte olan ülkeler arasında 2100 yılına gelindiğinde en çok nüfus düşüşü yüzde 25 ile Türkiye’de olacak. Türkiye nüfusunun bu doğurganlık hızıyla gelecek yüzyılın başında 65 milyona gerileyeceği öngörülüyor. Ve bu nüfusun büyük bölümü de yaşlılardan oluşacak. Uzun yıllardır genç nüfusa dayalı demografik yapısıyla övünen ülkemiz, ekonomimiz için fırsat olarak değerlendirilebilecek bu özelliğini hızla kaybediyor. Ülkemizde doğurganlık hızının düşmesinin başlıca nedenlerinden birinin ekonomik sıkıntılar, hayat pahalılığı ve yüksek eğitim masrafları olduğunu düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.  

“DAHA GÜÇLÜ EKONOMİ İÇİN YAPISAL REFORMLAR HAYATA GEÇİRİLMELİ”

Sürdürülebilir ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerimize ulaşmak için daha önce de defalarca dile getirdiği yapısal reformların uygulamaya konulması gerektiğinin altını çizen Başkan Ardıç, şöyle devam etti:

“Hukuki düzenlemelerden eğitime, iş gücü piyasasından kamu yönetimine kadar geniş bir yelpazede reformların hayata geçirilmesi, ülkemizin daha rekabetçi, daha istikrarlı ve daha güçlü bir ekonomi haline gelmesi için şarttır. Bu reformlar, kamu ve özelin geniş katılımıyla ortak akılla hazırlanan son üç kalkınma planının da temel politika öncelikleri olmuştur.

-İş mahkemesi, icra davası, şirket kuruluşu ve tasfiyesi, iflas ve konkordato süreçlerinin hızlandırılması, teşvik sisteminin etkinleştirilmesi, kamuda yetkinliğin artırılması, çalışan hakları ile işveren yükümlülükleri arasındaki dengenin korunması gibi Hukuksal ve Kurumsal Düzenlemeler

-Eğitim ve İnsan Sermayesi

-İşgücü Piyasası ve İstihdam Politikaları

-Kamu Yönetiminin Etkin ve Verimli Çalışması 

-Vergi Sistemi ve Finansal Reformlar

hiç vakit kaybetmeden uygulamaya konulmalıdır.

Bu reformların hayata geçmesiyle hem yerli hem de yabancı yatırımcıların ülkemize olan güven duygusu pekişecektir. Şunu hiç unutmamamız gerekiyor: Güven, iş yapmanın temel prensibidir.” 

“GELECEĞİMİZLE İLGİLİ OLUMLU DÜŞÜNÜRSEK HEPİMİZ KAZANIRIZ”

TÜİK’in ihracat rakamlarına göre Ankara’nın 2024 yılında 14 milyar 976 milyon dolarla Türkiye’nin en çok ihracat yapan üçüncü kenti olduğunu belirten ASO Başkanı Ardıç, “Limanı olmayan bir şehirden böylesine bir başarıyı, geleceğine umutla bakan, tüm zorluklara rağmen azimle ve özveriyle çalışan siz sanayicilerimiz sayesinde ulaştık. Ülkemizle, ekonomimizle ilgili yapıcı eleştirilerimizi, önerilerimizi, sanayicilerimizin beklentilerini dile getirirken ülkemizin parlak geleceğine inanıyoruz. Geleceğimizle ilgili olumlu düşünürsek hepimiz kazanırız” ifadelerini kullandı.

Başkan Ardıç, Ankara Genç İş İnsanları Derneği (ANGİAD) başkanlığına yeniden seçilen ASO Yönetim Kurulu Üyesi Ertuğrul Onat ile Ostim Sanayici ve İş İnsanları Derneği (OSİAD) Başkanlığına seçilen ASO Meclis Üyesi Esat Hisarcıklılar’ı da tebrik ederek, görevlerinde başarılar diledi.



Ek Listesi