ANKARA SANAYİ ODASI EKİM AYI MECLİS TOPLANTISI TSE BAŞKANI MAHMUT SAMİ ŞAHİN’İN KATILIMIYLA YAPILDI

2025-10-22 00:00:00

ASO BAŞKANI ARDIÇ:

“GİRDİ MALİYETLERİ, YÜKSEK FAİZ KOBİ’LERİMİZİ ZORLUYOR”

“DÖVİZ DÖNÜŞÜM DESTEĞİNİN ORANI ARTIRILARAK SÜRESİ UZATILMALIDIR”

“TEKNOLOJİ YOĞUN ÜRETİM MODELİNE GEÇMELİYİZ”

“KURGAN SİSTEMİ, DÜRÜSTÜ KORUYAN, KÖTÜ NİYETLİYİ SİSTEMDEN DIŞLAYAN BİR ANLAYIŞLA GÜÇLENDİRİLMELİ”

Ankara Sanayi Odası Ekim ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Celal Koloğlu başkanlığında yapıldı. ASO Başkanı Seyit Ardıç, toplantının açılışında yaptığı konuşmada güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi; sanayicilerin sorunlarını ve çözüm önerilerini aktardı. Toplantıya konuk olarak katılan TSE Başkanı Mahmut Sami Şahin de standardizasyon, test ve belgelendirme süreçlerine ilişkin kapsamlı bir sunum yaptı.

ASO Başkanı Seyit Ardıç, konuşmasına, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayarak başladı. Eşitliğin, adaletin, üretmenin ve refahın yolunu açan Cumhuriyetin 102. Yılını büyük bir gururla kutladığını ifade eden Başkan Ardıç, “Cumhuriyetimizin bize sunduğu değerler ışığında çalışmaya, üretmeye ve ülkemizin kalkınmasına katkı sağlamaya devam edeceğiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve tüm kahramanlarımızı rahmet, saygı ve minnetle anıyorum” ifadelerini kullandı.

18 Kasım’da ASO’nun kuruluşunun 62. yıl dönümünü kutlayacaklarını hatırlatan Başkan Ardıç, kuruluş yıl dönümünde ASO Ailesi olarak ilk adreslerinin her zamanki gibi Anıtkabir olacağını belirterek, “Tüm üyelerimizi Ata’mızın huzurunda buluşmaya, O’nun ilkeleri doğrultusunda ülkemizi parlak bir geleceğe taşımaya olan kararlılığımızı göstermeye davet ediyorum” dedi.

ARDIÇ: GAZZE’DE ATEŞKES YÜREKLERE BİR NEBZE DE OLSA SU SEPRTİ

Gazze’de sağlanan ateşkese de değinen Başkan Ardıç, şunları söyledi:

“Gazze’de iki yıldır devam eden, on binlerce masum sivilin hayatına mal olan ve tüm insanlığı utandıran katliamın ardından sağlanan ateşkes, yüreklere bir nebze de olsa su serpti. Ateşkesin sağlanması ve kalıcı barışa ulaşılması için büyük bir gayret ortaya koyan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum. 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulması ve Orta Doğu’da artık kan ve gözyaşının değil, barış ve huzurun konuşulduğu günlerin gelmesi en büyük temennimizdir.”

“BELİRSİZLİK YENİ NORMAL VE KALICI OLACAK”

Küresel ekonominin uzun süredir görülmemiş ölçüde belirsizliklerle karşı karşıya kalmaya devam ettiğine işaret eden Başkan Ardıç, artan jeopolitik gerilimlerin, ticaret akımlarındaki zayıflamanın ve yatırım iştahını törpüleyen faiz oranlarının, küresel büyümeyi düşük bir patikaya hapsettiğini söyledi. Üretim ve ticarette ivme kaybının daha belirgin hale geldiğini ifade eden Başkan Ardıç, IMF Başkanı Kristalina Georgieva’nın, "Hazır olun, belirsizlik yeni normal ve kalıcı olacak" sözlerine dikkat çekti.

Verilerin, küresel ekonominin potansiyel üretim düzeyinin altında bir performans göstermeye devam edeceğine işaret ettiğini söyleyen Başkan Ardıç, “Artık tüm ülkeleri etkisi altına alacak bir küresel yavaşlama süreci başlamıştır. Hem ülkeler hem bireysel olarak biz üreticiler gelecek planlarımızı ve projeksiyonlarımızı bu yeni ekonomik koşullar altında yeniden tasarlamak zorundayız. Maliyetlerimizi, üretim süreçlerimizi, yatırımlarımızı, ürün çeşitliliğimizi, tedarik zincirimizi, müşteri portföyümüzü, insan kaynaklarımızı, pazarlama ve satış yaklaşımımızı, kısacası iş yapış şeklimizi yeni konjonktüre göre yeniden şekillendirmeliyiz. Önümüzdeki dönemde rekabet gücünü artıran, üretkenliği destekleyen, katma değeri yüksek alanlara yönelmek her zamankinden daha büyük önem taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.

ARDIÇ: 16 AYDIR DÜŞÜŞ EĞİLİMİNDE OLAN YILLIK ENFLASYON YÜKSELDİ

Eylül ayı enflasyonunun yüzde 3,2 ile beklentilerin üzerinde gerçekleştiğine, 16 aydır düşüş eğiliminde olan yıllık enflasyonun Ağustos’taki %32,95 seviyesinden %33,29'a yükseldiğine dikkat çeken Başkan Ardıç, “Yüzde 22’lere kadar gerileyen Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi de yeniden yükselişe geçerek %26,59 oldu. Bu tablo, önümüzdeki süreçte enflasyonun nerede katılaşabileceğine dair önemli sinyaller veriyor. Yılsonu enflasyon beklentisi ise maalesef hâlâ %30’un üzerinde seyrediyor” dedi.

ARDIÇ: TEKNOLOJİ YOĞUN ÜRETİM MODELİNE GEÇMELİYİZ

Cari açığın ve dış ticaret açığının iki aydır gerilemesinin dış denge açısından olumlu bir gelişme olduğunu belirten Başkan Ardıç, bu gerilemede sanayi üretimindeki daralmanın enerji talebini azaltmış olmasının büyük payı olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:

“Dış açıklarımız üretimimiz arttığında yükseliyor, üretimimiz zayıfladığında ise düşüyor. Aslında bu olgu, ülkemizde üretimin ve ihracatın temel sorunudur. Ekonomimiz potansiyelinde büyüdüğünde gerek üretim gerekse yurt içi talep kaynaklı mal ve hizmet ithalatında ihracatımızın çok üstünde artışlar oluyor. Bu döngüden kurtulmak için, yüksek katma değerli ve teknoloji yoğun üretim modeline geçmemiz gerekiyor. Aksi halde, yüksek dış kaynak girişine bağımlı bir ekonomi olarak potansiyelimizi gerçekleştiremeyiz ve sürdürülebilir büyüme patikasında istenildiği gibi yol alamayız.”

ARDIÇ: İŞGÜCÜ PİYASAMIZDA YAPISAL SORUNLAR VAR

Ağustos ayında işsizlik oranının aylık bazda 0,4 puan artarak yüzde 8,5 seviyesinde gerçekleştiğini, geniş tanımlı işsizlik oranının ise son bir yılda 1 milyon 117 bin kişi artarak yüzde 30’lu oranlarda seyrettiğini ifade eden Başkan Ardıç, “Avrupa Birliği’nin geniş tanımlı işsizlik ortalaması %10,9 seviyesinde, bizde ise Avrupa’nın yaklaşık üç katı. Bu durum, işgücü piyasamızda ciddi yapısal sorunlar olduğuna işaret ediyor” dedi.

ARDIÇ: GİRDİ MALİYETLERİ, YÜKSEK FAİZ KOBİ’LERİMİZİ ZORLUYOR

Başkan Ardıç, sanayi sektöründe ücretli çalışan sayısının, geçen yılın Ağustos ayına göre %3,6 azalarak 184 bin 737 kişi gerilediğine dikkat çekerek, “Özellikle emek yoğun sektörlerde istihdam kayıpları dikkat çekiyor. Son üç yılda yalnızca tekstil ve hazır giyim sektörlerinde 343 bin kişi işini kaybetti. Bu tablo, yalnızca bir istatistik değil; ekonomimizin üretim, ihracat ve sosyal dengeleri açısından alarm veren bir gelişmedir. Artan girdi maliyetleri, yüksek faiz oranları, zayıf iç talep ve ihracatta rekabet gücünün kaybı, özellikle KOBİ’lerimizi ciddi biçimde zorluyor. Birçok firma üretim kapasitesini düşürmek ya da tamamen kapatmak zorunda kalıyor” diye konuştu.

ARDIÇ: DÖVİZ DÖNÜŞÜM DESTEĞİNİN ORANI ARTIRILARAK SÜRESİ UZATILMALIDIR

İhracatçı firmaları zorlayan, ihracat bedelinin yüzde 35’ini Merkez Bankasına satma zorunluluğunun devam ettiğine ve bu kapsamda verilen yüzde 3 oranındaki döviz dönüşüm desteğinin 31 Ekim 2025 itibarıyla sona ereceğine dikkat çeken Başkan Ardıç, “Döviz dönüşüm desteğinin, oranı artırılarak süresi uzatılmalıdır. Özellikle mevcut ekonomik koşullar ve küresel rekabet ortamı göz önünde bulundurulduğunda, desteğin en az %5’e çıkarılması, ihracatçı firmalarımızın zorlu rekabet koşullarında ayakta kalabilmelerini sağlayacaktır. İlgili düzenlemenin acilen hayata geçirilmesi, firmalarımızın üretim ve ihracat planlarını güvenle sürdürmesini sağlayacak ve ekonomik istikrar açısından da olumlu bir adım olacaktır” dedi.

ARDIÇ: KURGAN SİSTEMİ, DÜRÜSTÜ KORUYAN, KÖTÜ NİYETLİYİ SİSTEMDEN DIŞLAYAN BİR ANLAYIŞLA GÜÇLENDİRİLMELİ

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın vergi kayıp ve kaçağıyla mücadelede önemli bir adım olarak gördüğü “Kuruluş Gözetimli Analiz Sistemi” KURGAN’ın 1 Ekim itibarıyla hayata geçtiğini hatırlatan Başkan Ardıç, “Kayıt dışı ile mücadeleyi, mali disiplinin güçlenmesini ve sistemin adaletli olmasını sonuna kadar destekliyoruz” dedi. KURGAN uygulamasının ilk günlerinde sahadan aldıkları geri bildirimlerin bazı endişeleri de beraberinde getirdiğini belirten Başkan Ardıç, şunları söyledi:

“Mevcut haliyle sistem, maalesef dürüst çalışan mükellefi de cezalandıran bir yapıya dönüşme riski taşıyor. Biz diyoruz ki; bir mükellef, ticaret yaparken e-fatura sistemine girdiğinde, karşı firmanın maliyece şüpheli bir durumu varsa otomatik bir uyarı çıkmalı. Bu çok basit ama çok etkili bir mekanizma olur. Böyle bir sistem hem devletin denetimini kolaylaştırır hem de dürüst mükellefi korur. Önerimiz; KURGAN sisteminin tıpkı bir kredi notu sistemi gibi çalışabilmesidir. Her mükellefe, vergi uyumuna, ödemelerine, geçmiş ticari siciline göre bir “vergisel güvenilirlik skoru” atanabilir. Bu skor, e-fatura kesilirken veya alınırken otomatik olarak görülebilir. Böylece kimse “bilmeden” riskli bir ticarete girmiş olmaz. Kontrol edilemeyen bir sorumluluğun bize yüklenmemesi gerekiyor. Sorunun kaynağında çözülmesi taraftarıyız.”

Sanayi işletmelerinin stoklarında ciddi farklılıklar ve geçmiş dönemden gelen uyumsuzluklar bulunduğunu, stok yapısı netleşmeden, bu kadar kapsamlı bir denetim sisteminin devreye alınmasının iyi niyetli ve dürüst firmaların dahi ağır cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalmasına neden olabileceğini belirten Başkan Ardıç, “Sistemin sağlıklı işlemesi ve mağduriyetlerin önüne geçilmesi için stok sisteminde düzenleme yapılması büyük önem taşımaktadır. Böyle bir adım, hem kayıt dışılıkla mücadelede etkinliği artıracak hem de üretim yapan işletmelerin sisteme uyumunu kolaylaştıracaktır. Kayıt dışıyla mücadele ederken, kayıt içinde kalmaya çalışan, istihdam yaratan, vergisini düzenli ödeyen sanayicinin yükünü artırmak adaletli değildir. KURGAN sistemi, dürüstü koruyan, kötü niyetliyi sistemden dışlayan bir anlayışla güçlendirilmelidir. Unutmayalım ki vergi adaleti yalnızca cezayla değil, güvenle, şeffaflıkla ve dürüstü ödüllendiren bir sistemle sağlanır” ifadelerini kullandı.

ARDIÇ: TEST VE BELGELENDİRME SÜREÇLERİNDE YAPISAL SORUNLAR, ZAMAN VE MALİYET KAYBINA NEDEN OLUYOR

Türk Standartları Enstitüsü’nün, sanayinin gelişiminde son derece stratejik bir role sahip olduğunu belirten Başkan Ardıç, standardizasyon, test ve belgelendirme süreçlerinde sanayicilerin yaşadığı bazı yapısal ve operasyonel sıkıntıların, üretimden ihracata kadar birçok aşamada ciddi zaman ve maliyet kayıplarına neden olduğunu söyledi.

Başkan Ardıç, sanayicilerin, özellikle Avrupa Birliği gibi ihracat pazarlarına uyum sağlamakta zorluk yaşadığını, bazı ürünlerde, TSE’nin uluslararası standartlara uyumlu olmaması nedeniyle, firmaların aynı ürün için birden fazla belgelendirme sürecine girmek zorunda kaldığını ifade eden Başkan Ardıç, “TSE’nin uluslararası kuruluşlarla iş birliğini güçlendirip standartlarda eşgüdümü sağlaması ve sanayicilerimize yönelik periyodik eğitimlerle farkındalığı artırmasıyla bu sorunun çözüleceğine inanıyoruz” dedi. 

TSE’nin laboratuvar kapasitesinin sınırlı olmasının, başvuruların karşılanmasında gecikmelere yol açtığına dikkat çeken Başkan Ardıç, şunları söyledi:

“Özellikle medikal alanda, teknik personel ve akreditasyon eksikliği ciddi bir sorun oluşturuyor. Türkiye, MDR belgesini kabul eden ilk ülkelerden biri olmasına rağmen, bu alanda akredite kurum eksikliği nedeniyle firmalarımız yabancı kuruluşlara yönelmek zorunda kalıyor. Bu da hem yüksek maliyet hem de teknik bilgilerin yurt dışına çıkması anlamına geliyor. Akredite özel laboratuvarlar TSE süreçlerine entegre edilmelidir. Başvuru, değerlendirme ve raporlama süreçleri tamamen dijital ortama taşınmalıdır. Sanayiciler, başvurularının hangi aşamada olduğunu şeffaf biçimde görebilmelidir.”

TSE’nin laboratuvarlarının elektrikli araçlar, batarya teknolojileri, yapay zekâ destekli cihazlar gibi yeni nesil sektörlerin test altyapısını sağlayacak şekilde yenilenmesi gerektiğini aktaran Başkan Ardıç, “Türk Standartları Enstitüsü’nün Temelli’de kurduğu Ankara Kalite Kampüsü, son teknolojiler ile donatılacak laboratuvarları ve test merkezleriyle, ülkemizin standardizasyon kapasitesini, test, belgelendirme ve Ar-Ge altyapısını güçlendirecek. Bu değerli tesis için başta Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mehmet Fatih Kacır ve TSE Başkanımız Sayın Mahmut Sami Şahin olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyorum. Kalite Kampüsü’nün yalnızca Ankara sanayisine değil, ülkemizin rekabet gücüne de büyük katkı sağlayacağına inanıyorum” diye konuştu.

ARDIÇ: TSE HİZMET BEDELLERİ KOBİ’LER İÇİN CİDDİ BİR MALİ YÜK

TSE’nin belgelendirme, test ve denetim gibi hizmet ücretlerinin özellikle KOBİ’lerimiz için ciddi bir mali yük oluşturduğuna dikkat çeken Başkan Ardıç, “Firmaların ölçeğine göre indirimli tarifeler uygulanması ve bu hizmetlerin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ya da TÜBİTAK destek programlarıyla sübvanse edilmesi firmalarımız için bir rahatlama sağlayacaktır” dedi. 

Sanayinin standardizasyon yol haritasının hazırlanması, KOBİ’ler için sadeleştirilmiş bir “TSE İhracat Hızlandırıcı Programı” oluşturması, üniversiteler, organize sanayi bölgeleri ve teknoparklarla ortak “standart geliştirme laboratuvarları”nın kurulmasıyla Türkiye’nin yalnızca üretimde değil, dünyaya yön veren teknik standartlarda da söz sahibi olacağını söyleyen Başkan Ardıç, “Sanayi ile el ele, ortak akılla çalışan bir TSE yapısı, ülkemizin ihracat gücünü, teknoloji kabiliyetini ve küresel güvenilirliğini çok daha ileriye taşıyacaktır” diye konuştu.

ANKARA’NIN ULUSLARARASI UÇUŞ AĞI GENİŞLİYOR

Başkan Ardıç, ASO olarak uzun süredir her platformda dile getirdikleri, Ankara’nın en önemli eksiklerinden olan uluslararası direkt uçuşların artırılması konusunda olumlu sonuçlar almaya başladıklarını da belirtti. ASO’nun bu konuda hazırladığı kapsamlı raporu bir rapor olduğunu vurgulayan Başkan Ardıç, şöyle devam etti:

“İlkini TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığında olmak üzere, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı, Ankara Milletvekilimiz Sayın Fuat Oktay ve Valimiz Sayın Vasip Şahin’in başkanlığında toplantılar gerçekleştirdik. AJet Yöneticilerinin katıldığı bu toplantılarda, Ankara’nın uluslararası uçuş ağının genişlemesinin hem kentimiz hem de yakın çevremizde bulunan 13 şehrin sanayisine, turizmine ve ekonomisine nasıl pozitif etki yaratacağını anlattım. Memnuniyetle söylemek isterim ki, yaptığımız bu çalışmaların olumlu sonuçlarını almaya başladık. İlk etapta Ankara’mızı İspanya’ya direkt uçuşla bağlıyoruz. Esenboğa Havalimanında yapılacak tören ve ilk uçuşla Ankara–Barselona ve Ankara–Madrid seferleri başlıyor. Bu iki destinasyonun ardından önümüzdeki dönemde Bağdat, Brüksel, Milano ve Roma gibi başkent ve büyük şehirlere de direkt uçuşların başlatılacağını memnuniyetle öğrenmiş bulunuyoruz. Bu adımlar; kentimizin sanayisinin, ihracatının gelişimine, uluslararası iş birliklerimizin artmasına, iş dünyamızın Avrupa ve Ortadoğu pazarlarına erişiminin güçlenmesine katkı sağlayacaktır. Yeni destinasyonların belirlenmesinde Ankara Sanayi Odası olarak oluşturduğumuz kamuoyunun etkisini görmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Temennimiz, uluslararası uçuş ağımızın çok daha fazla ülkeye ve şehre genişlemesidir.”

TSE BAŞKANI MAHMUT SAMİ ŞAHİN: “GÜÇLÜ STANDARTLAR, GÜÇLÜ ÜRETİM, GÜÇLÜ TÜRKİYE”

TSE Başkanı Mahmut Sami Şahin, Ankara Sanayi Odası Ekim Ayı Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, TSE’nin Türkiye sanayisinin küresel rekabet gücünü artırmak, üretimde kalite ve güveni tesis etmek amacıyla yürüttüğü çalışmaları anlattı.

1954 yılından bu yana Türkiye’nin kalkınma yolculuğuna eşlik ettiklerini belirten Şahin, TSE’nin bugün yalnızca standart hazırlayan bir kuruluş değil; belgelendirme, deney-kalibrasyon, muayene ve eğitim hizmetleriyle Türkiye’nin kalite güvencesi konumunda olduğunu vurguladı.

KÜRESEL STANDARTLARLA TAM UYUM

TSE’nin ISO, IEC, CEN ve CENELEC gibi uluslararası kuruluşlarda tam üye statüsünde olduğunu belirten TSE Başkanı Şahin, Avrupa standartlarına uyum oranının yüzde 99’un üzerinde olduğunu söyledi.

Standardizasyon çalışmalarında şeffaflık ve katılımcılığın esas alındığını dile getiren Şahin, sanayicileri ve sektör temsilcilerini Ayna Komiteler aracılığıyla standart hazırlık süreçlerine katılmaya davet etti.

TSE Başkanı Şahin, “Sahadan gelen bilgiyle yazılan standart hem güçlü hem uygulanabilirdir. Gelin, standardı birlikte belirleyelim, birlikte güçlendirelim” dedi.

ANKARA KALİTE KAMPÜSÜ: TÜRKİYE’NİN TEST VE BELGELENDİRME ÜSSÜ

Yakında hizmete alınacak TSE Ankara Kalite Kampüsü’nün Türkiye’nin test ve belgelendirme kapasitesinde sıçrama yaratacağını söyleyen TSE Başkanı Şahin, yeni kampüsün elektronik, yazılım, yapay zekâ ve medikal cihazlar gibi alanlarda ulusal test kabiliyetini geliştireceğini ifade etti.

“Bu yatırım, dışa bağımlılığı azaltacak ve Türkiye’nin uluslararası pazarlarda geçerli test raporlarını ülkemizde üretebilme kapasitesini artıracaktır.”

NÜKLEER ENERJİ ALANINDA STRATEJİK ROL

TSE’nin Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesinde yürüttüğü faaliyetlere de değinen Şahin, Enstitü’nün Nükleer Yapı Denetimi Kuruluşu (NYDK) olarak yetkilendirildiğini, bugüne kadar sertifikalandırılan ürünlerle yaklaşık 700 milyon dolarlık yerli malzeme kullanımına katkı sağlandığını aktardı.

TSE Başkanı Mahmut Sami Şahin, “TSE, nükleer enerji alanında yalnızca bir denetim kuruluşu değil, aynı zamanda yerli mühendislik ve test altyapısını inşa eden stratejik bir paydaştır” dedi.

“TSE SİZİN KURUMUNUZDUR”

Konuşmasının sonunda sanayicilere seslenen Şahin, TSE’nin tüm sanayi kesimleriyle ortak hareket ettiğini vurgulayarak, “TSE sizin kurumunuzdur. Güçlü standartlar, güçlü üretim, güçlü Türkiye demektir. Üretimin, mühendisliğin ve savunma sanayi ekosistemimizin kalbi olan Ankara’da, bu kıymetli meclis toplantısında olmaktan büyük bir memnuniyet duydum” diye konuştu.

ASO İLE TSE’DEN İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ

Meclis toplantısının ardından ASO ile TSE İş Birliği Protokolü imzaladı. ASO Başkanı Seyit Ardıç ile TSE Başkanı Mahmut Sami Şahin’in imza attığı protokol ile Ankara sanayisinin yeşil dönüşüm süreci hızlanacak. Protokol; TSE’nin uluslararası geçerliliğe sahip ölçüm ve raporlama yetkinliği ile ASO’nun sahadaki gücünü birleştirecek, sanayicilerin bu sürece en doğru şekilde uyum sağlamasına imkan verecek.