ASO’DAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN İKİNCİ YÜZYILINDA YAZILIMIN SANAYİLEŞMESİ ZİRVESİ
ASO BAŞKANI ARDIÇ: SANAYİSİZ KALKINMA OLMAZ, AMA ARTIK YAZILIMSIZ SANAYİ DE OLMAZ
Ankara Sanayi Odası’nın düzenlediği “Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılında Yazılımın Sanayileşmesi Zirvesi”, TBMM Yapay Zeka Araştırma Komisyonu Başkanı, AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu ve sektör paydaşlarını bir araya getirdi. ASO Bilgisayar Yazılım Sanayi Meslek Komitesi’nin koordinasyonunda, BTK Konferans Salonu’nda gerçekleşen zirvede yazılım sektörü tüm yönleriyle ele alındı. Zirvenin açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Seyit Ardıç, sanayide rekabetin, giderek makineye yatırım yapan ile koda, veriye ve ürüne yatırım yapan arasındaki farkla belirlendiğini vurgulayarak, “Sanayisiz kalkınma olmaz, ama artık yazılımsız sanayi de olmaz” dedi.
Sanayinin dijital dönüşümüne yönelik çalışmalarını sürdüren Ankara Sanayi Odası, yazılım sektörünün tüm paydaşlarını “Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılında Yazılımın Sanayileşmesi Zirvesi”nde bir araya getirdi. ASO Bilgisayar Yazılım Sanayi Meslek Komitesi’nin koordinasyonunda, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen ve ASO Başkanı Seyit Ardıç’ın ev sahipliğinde gerçekleşen zirveye, TBMM Yapay Zeka Araştırma Komisyonu Başkanı, AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, TÜRKSAT Başkanı Prof. Dr. Kemal Yüksek, ASO Bilgisayar Yazılım Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Nuray Başar, ASO 1. OSB Başkanı Serdar Tütek, Ostim OSB Başkanı Orhan Aydın, ASO Yönetim Kurulu Üyeleri, kamu ve özel sektör temsilcileri, sanayiciler, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
ARDIÇ: DİJİTALLEŞME, SANAYİ SEKTÖRÜNÜN İŞ MODELİNİ KÖKTEN DEĞİŞTİREN YAPIYA DÖNÜŞTÜ
Zirvenin açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Seyit Ardıç, son yıllarda teknolojik gelişmelerin doğrusal çizgide ilerleyen bir süreç olmaktan çıktığını söyledi.
Dijitalleşme, yapay zekâ, otomasyon, nesnelerin internetinin birbirini besleyen, çarpan etkisi yaratan bir yapı içinde ilerlediğini dile getiren Başkan Ardıç, bu tablonun sanayi sektörü için artık sadece bir verimlilik artışı fırsatı değil; iş modelini, rekabet bileşenlerini ve değer zincirindeki etkileşimini kökten dönüştüren bir yapıya dönüştüğünü ifade etti.
Mekanik, elektronik, yazılım ve veri analitiğinin artık iç içe geçtiğini anlatan Başkan Ardıç, “Bugün sanayide kullandığımız üretim hatları, sadece çalışan tezgâhlardan ibaret değil; sensörlerle veri toplayan, uzaktan izlenebilen ve yazılımla güncellenebilen akıllı sistemler haline geldi. Bu da klasik makine parkına sahip olmanın tek başına rekabet avantajı olmaktan çıkması anlamına geliyor. Makinelerin kullanım ölçeği, girdi ve enerji ihtiyacı, işgücü makine etkileşimi, atıkların sürdürebilirlik çerçevesinde yönetimi gibi birçok yerleşik yapının etkin birleşimi gerekiyor artık” dedi.
Yapay zekâ, robotik teknolojiler ve nesnelerin interneti ile dördüncü sanayi devriminin tam ortasında bulunulduğunun altını çizen Başkan Ardıç, her sanayi devriminin kendi içinde yıkıcı sonuçlar ürettiğini ancak üretim süreçlerinin asli taşıyıcı altyapısı haline gelen yazılımın bu kez etkisinin bugüne kadarki tüm dönüşümleri gölgede bırakacak ölçüde olduğunu vurguladı.
ARDIÇ: SANAYİDE YENİ BİR PARADİGMA İNŞA EDİLİYOR
Nesnelerin interneti ile her noktadan veri toplandığını ve bu verilerin yapay zekâ ile anlamlandırılıp akıllandırıldığını anlatan Başkan Ardıç, şunları kaydetti:
“Üretim zincirinin her aşaması dijitalleşiyor, karanlık fabrikalar yaygınlaşıyor, robotik teknolojiler emeğin niteliğini kökten değiştiriyor, akıllı üretim sistemleriyle sanayide yeni bir paradigma inşa ediliyor. Bu süreç, yalnızca teknolojiyi değil; iş yapma biçimlerini, rekabet kurallarını ve değer zincirinin tamamını yeniden şekillendiriyor. Geleneksel imalat sanayii, yerini bilişim teknolojileriyle iç içe geçmiş, yazılım tarafından koordine edilen entegre üretim sistemlerine bırakıyor.”
Dijital dönüşümün merkezinde artık yazılımın kendisinin bulunduğunu dile getiren Başkan Ardıç, “Yazılım, yalnızca makinelerin etkin ve koordineli çalışmasına destek olan unsuru olmaktan çıkıyor, başlı başına ürünleşen, ihracatı ve markası olan yeni bir sanayi koluna dönüşüyor. Bugün konuştuğumuz şey sadece sanayinin dijitalleşmesi değil; aynı zamanda yazılımın da sanayileşmesi; yani yazılımı ölçeklenebilir, sürdürülebilir, yüksek katma değerli ve küresel pazarlarda rekabet eden bir üretim alanına dönüştürme meselesidir” diye konuştu.
ARDIÇ: SANAYİLEŞEN SADECE FİZİKSEL ÜRETİM DEĞİL; ÜRETİMİN KENDİSİ YAZILIM ÜZERİNDEN YENİDEN İNŞA EDİLİYOR
Küresel verilerin bu dönüşümün boyutunu net biçimde gösterdiğini anlatan Başkan Ardıç, “Dünya yazılım pazarı 2024 yılı itibarıyla yaklaşık 731 milyar dolar seviyesinde. 2030’a kadar 1,4 trilyon doların üzerine çıkması bekleniyor. Bunun içinde özellikle endüstriyel yazılım pazarı 2024’te 160 milyar doları aşmış durumda ve yıllık yaklaşık %12–13 bandında büyüyor. Yani sanayileşen sadece fiziksel üretim değil; üretimin kendisi yazılım üzerinden yeniden inşa ediliyor” bilgisini paylaştı.
ARDIÇ: PROJE BAZLI İŞ YAPMAKTAN ÇIKIP, ÖLÇEKLENEBİLİR ÜRÜNLER VE KÜRESEL MARKALAR YARATMAK ZORUNDAYIZ
Avrupa’da 10 milyondan fazla kişinin, toplam istihdamın yaklaşık %5’inin artık bilgi teknolojileri uzmanı olarak çalıştığını, bu oranın son 10 yılda iki katına çıktığını vurgulayan Başkan Ardıç, bazı ülkelerde, Finlandiya’da, işgücünün %7,5’inden fazlasının bilişim profesyoneli olduğunu söyledi.
Söz konusu tabloya dair değerlendirmelerde bulunan Başkan Ardıç, şu ifadeleri kullandı:
“Sanayide rekabet, giderek makineye yatırım yapan ile koda, veriye ve ürüne yatırım yapan arasındaki farkla belirleniyor. Ülkemizin potansiyel ise yüksek, ancak ölçek hâlâ sınırlı. Bilgi ve iletişim teknolojileri pazarımız 2024 yılında Türk lirası bazında bir önceki yıla kıyasla yüzde 53 oranında büyüyerek 1 trilyon 203,5 milyar liraya ulaştı. Sektörün gayrisafi yurtiçi hasılamızdaki payı %2,8’e, toplam ihracatımızdaki payı ise %1,3’e çıkmış durumda. Bu performans kıymetli, ancak küresel ligde hâlâ başlangıç çizgisindeyiz. Küresel pazardan aldığımız pay binde 7 civarında. Hizmet ihracatımız içinde bilgi teknolojileri hizmetlerinin payı %4,2 düzeyinde. Oysa bazı ülkelerde, örneğin İrlanda’da bilgisayar hizmetleri tek başına hizmet ihracatının %50’sinden fazlasını oluşturuyor. Doğru yönde ilerliyoruz ama hızımız küresel rekabet için yeterli değil. Özellikle yazılımda, proje bazlı iş yapmaktan çıkıp, ölçeklenebilir ürünler ve küresel markalar yaratmak zorundayız.”
ARDIÇ: ŞİRKETLERİMİZ ÜRÜN YÖNETİMİNİ AYRI VE STRATEJİK BİR YETKİNLİK OLARAK İNŞA ETMELİ
Ülkede yazılım ekosisteminin son yıllarda güçlü bir start-up dinamizmine ulaştığını dile getiren Başkan Ardıç, girişimcilerin oyun, fintech, bulut tabanlı yazılım dağıtım modeli gibi pek çok alanda dikkat çekici girişimler ortaya koyduklarını, küresel ölçekte ses getiren başarı hikâyeleri yazdıklarını belirtti.
Bu tabloya eşlik eden yapısal bir sorun olduğunu ve bunun proje zenginliği, ürün fakirliği olduğunu belirten Başkan Ardıç, şunları kaydetti:
“Müşteri ihtiyaçları büyük ölçüde özelleştirilmiş projelere dönüşüyor, fakat ortaya ölçeklenebilir, markalaşabilen, küresel pazarlara açılabilen ürünler yeterince çıkmıyor. Bu fotoğrafı değiştirmek zorundayız. Bunun için, şirketlerimizin kendi içlerinde ürün yönetimini ayrı ve stratejik bir yetkinlik olarak inşa etmeleri gerekiyor. Müşteri talebinin proje formatına dönüşmesi yerine, bu talebin mümkün olduğunca standart ürünlerin evrimini besleyen bir girdiye dönüşmesini sağlamalıyız. Ar-Ge teşviklerimizi de yalnızca yeni yazılım geliştirmeyi destekleyen mekanizmalar olarak değil, ürün yol haritası, küresel ölçeklenme, kullanıcı deneyimi ve lisanslama modelleri gibi alanları da kapsayacak şekilde yeniden tasarlamamız önem taşıyor.”
ARDIÇ: SANAYİNİN YEŞİL DÖNÜŞÜMÜ GÜÇLÜ YAZILIM ALTYAPILARI OLMADAN YÖNETİLEMİYOR
Yazılımda markalaşma ve sürdürülebilirlik tartışmalarının daha geniş bir çerçeveye oturtulmasının önemini vurgulayan Başkan Ardıç, bugün sürdürülebilirlik denildiğinde, yazılım tarafında konu çoğu zaman enerji verimli veri merkezleri ya da yeşil kodlama ile sınırlı kaldığını, bunların önemli olmasına karşın resmin yalnızca bundan ibaret olmadığını söyledi.
Yazılım ürünlerinin öngörülebilir güncelleme politikalarına sahip olması, uzun vadeli destek, güvenlik ve veri yönetimi taahhütleriyle müşterisine güven veren bir yapıda kurgulanması gerektiğini dile getiren Başkan Ardıç, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu çerçevede, sanayimizin yeşil dönüşümü yazılımın stratejik rolünü çok daha görünür kılıyor. Enerji verimliliği optimizasyonundan karbon ayak izi hesaplamalarına, atık-su yönetimi izleme altyapısından sürdürülebilir tedarik zinciri doğrulamalarına kadar pek çok süreç artık güçlü yazılım altyapıları olmadan yönetilemiyor. Yeşil dönüşüm ile yazılımın ilişkisini, rüzgâr ile yelken arasındaki ilişki gibi düşünebiliriz: Rüzgâr olmadan yelken ilerleyemez; fakat yelken olmadan da rüzgârın gücü bir yön bulamaz. Aynı şekilde sürdürülebilirlik hedeflerimiz yazılım olmadan hız kazanamaz; yazılım da bu dönüşümün stratejik rotasına bağlanmadan gerçek bir etki üretemez. Bu nedenle sanayi kuruluşlarımızla yazılım firmalarımızın dijital ikiz uygulamaları, enerji ve karbon yönetim platformları, çevresel veri paylaşımı ve sürdürülebilir üretim planlaması gibi alanlarda çok daha yakın, sürekli ve sistematik bir iş birliği kurması kritik önem taşımaktadır.”
Küresel ölçekte başarılı yazılım markalarına bakıldığında bu markaların sadece iyi kod yazarak değil, net bir değer önerisi, güçlü bir güven algısı ve tutarlı bir kullanıcı deneyimiyle inşa edildiğini anlatan Başkan Ardıç, “Eğer bu birikimi yazılımla bütünleştirebilirsek, akıllı makinelerden endüstriyel nesnelerin interneti çözümlerine, enerji yönetim sistemlerinden tedarik zinciri yazılımlarına kadar pek çok alanda ‘Made in Türkiye’ etiketini gururla taşıyan yazılım ürünleri ortaya çıkarabiliriz” dedi.
ARDIÇ: FİRMALAR, YAZILIMI STRATEJİK BİR YATIRIM KALEMİ OLARAK GÖRMELİ
Yazılımın sanayileşmesi, sadece firmaların kendi performanslarıyla açıklanabilecek bir konu olmadığını, kurumsal kapasite, ekosistem ve politika bileşimini aynı anda ele alınması gereken bir süreç olduğunu kaydeden Başkan Ardıç, şunları kaydetti:
“Ar-Ge merkezleri ve teknoparklardaki yazılım şirketlerimizin, organize sanayi bölgelerindeki imalat firmalarımızla daha sistematik biçimde buluşturulması gerekiyor. Eşleştirme programlarıyla, sanayicimizin sahadaki somut ihtiyaçları ile yazılım firmalarımızın yetkinlikleri arasında köprüler kurmalıyız. Sanayi firmalarımızın da artık makine yatırımı kadar yazılım ve veriyi de stratejik bir yatırım kalemi olarak görmesi şart. Yazılım odaklı ihtisas teknoparkları, sanayi yazılımlarına dönük test, sertifikasyon, siber güvenlik ve uyum merkezleri, bu alanda çarpan etkisi yaratacak kritik unsurlar. Kamu alımlarında, yerli yazılım ürünlerine ölçeklenebilir ve öngörülebilir talep sağlayacak çerçeveler tasarlarsak, sadece firmalarımızı değil, tüm ekosistemi besleyen bir dinamizm üretmiş oluruz.”
Yüksek teknoloji ve yazılımda öne çıkan ülkelerin ortak noktasının net hedeflere dayalı, uzun vadeli Ar-Ge ve inovasyon politikalarına sahip olmaları olduğunu anlatan Başkan Ardıç, “OECD’de Ar-Ge yoğunluğu milli gelirin yüzde 3’ünün üzerine çıkan ülke sayısı oldukça sınırlı ve bunların önemli bir kısmı yazılım ve dijital teknolojilerde de ön sıralarda yer alıyor. Türkiye, milli gelirde yüzde 1,49 bandını aşmış olan Ar-Ge oranını, orta vadede yazılım ve dijital teknolojilere özel önceliklerle daha da yukarı taşımak zorunda.” diye konuştu.
ARDIÇ: ÜYELERİMİZİ YAZILIM FİRMALARIYLA EŞLEŞTİREREK GÜÇLENDİRMEYİ HEDEFLİYORUZ
Ankara Sanayi Odası olarak sürecin izleyicisi değil, aktif paydaşı olmak istediklerini dile getiren Başkan Ardıç, “Üyelerimizin dijital ve yeşil dönüşüm yol haritalarına, yazılımı merkezine alan programlarla katkı sunmayı, yazılım firmalarıyla sanayicileri buluşturan eşleştirme ve kümelenme girişimlerini güçlendirmeyi hedefliyoruz” dedi.
Sanayi bölgesi içinde faaliyet gösteren ASO Teknoparkında teknoloji ve dijital girişimcilerle sanayicilerin etkileşimini sağladıklarını anlatan Başkan Ardıç, şunları kaydetti:
“Ortak enerji ve sinerjinin yaratacağı katma değer için bir arayüz oluyoruz. Ayrıca, ortak olduğumuz GARAJX Teknoloji Geliştirme Merkezi ile de yeni start-up’larımızın ve kuluçkalarımızın teknoloji yolculuğuna hazırlanmalarına ve yenilikçi yaklaşımla üretim ekosistemine katkı vermelerine yardımcı oluyoruz. Katma değerli yazılım çıktısının temel bileşeni olan ürün yöneticisi, veri bilimci, yazılım mimarı ve siber güvenlik uzmanı yetiştiren programları desteklemeyi de önceliklerimiz arasına alıyoruz. Bugün geldiğimiz noktada hepimiz biliyoruz ki: Sanayisiz kalkınma olmaz; ama artık yazılımsız sanayi de olmaz.”
DÖNMEZ: GÜÇLÜ YANLARIMIZI YAZILIMLA BİRLEŞTİRİRSEK ÇOK ÖNEMLİ KONUMA GELEBİLİRİZ
TBMM Yapay Zeka Araştırma Komisyonu Başkanı Fatih Dönmez de TBMM'de araştırma komisyonu kurulduğunda yapay zeka konusunda 100'den fazla kurumu dinlediklerini, bunun faydaları ve risklerini analiz etmeye çalıştıklarını anlattı.
Yapay zeka konusunda bazı tedbirlerin ilk elden alınması ve ikincil düzeyde regülasyonların da günün şartlarına göre esnek ve dinamik şekilde ortaya konmasının önemine işaret eden Dönmez, Türkiye'de Yapay Zeka Strateji Belgesi kapsamında bazı tematik konuların belirlendiğini anımsattı.
Bunlar arasında eğitim, sağlık, fintek, tarım, enerji, sürdürülebilirlik ve hukuk gibi başlıkların olduğunu bildiren Dönmez, şunları kaydetti:
"Bu işin ham maddesi güvenilir veri. Güçlü yanlarımızı yazılımla birleştirirsek çok önemli konuma gelebiliriz. Gerek donanım gerek yazılımda milyar dolarlık yatırım yapılıyor. AB ülkeleri tek başına ABD ile rekabet edemeyeceğini anladığı için birlik olarak fonlar arıyor. Türkiye olarak bizim de bu tip işbirliği fırsatlarını kaçırmamamız gerekiyor. Özellikle donanım tarafı ciddi paralar harcamanızı gerektiriyor. Bazı ürünlerin alımında da yaptırımlarla karşılaşma ihtimaliniz var. Teknolojinin tekelleştiği dönemde savunma sanayisinde yaşadığımız gibi ambargolarla karşı karşıya kalabiliriz, bunlara hazırlıklı olmalıyız."
SAYAN: KATMA DEĞERLİ ÜRETİMİN YOLU YAZILIMDAN GEÇİYOR
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan da ekonomide katma değerli üretimin yolunun yazılımdan geçtiğini belirterek, "Doğru adımları atmaya devam ettiğimiz sürece, hiç şüphesiz Türkiye'nin yeni kalkınma lokomotiflerinden biri yazılım sanayisi olacak. Bu yolculuk ancak birlikte yüründüğünde güçlü bir sonuç doğuracaktır" dedi.
Yazılımın "yeni dünyanın alfabesi" olduğunu bildiren Sayan, "Yazılım artık bir zanaat değil, bir endüstri. Nasıl sanayide kalite standartları varsa, yazılımda da kodlama kuralları, güvenlik protokolleri ve test süreçleri standartlaşıyor. Nasıl fabrikalarda makineler üretimi hızlandırıyorsa, yazılımda da otomasyon araçları kod yazmaktan test etmeye kadar tüm süreci hızlandırıyor. Nasıl parçalar bir araya gelip ürün oluşturuyorsa, yazılımda da modüller lego gibi tekrar tekrar kullanılabiliyor. Eskiden aylar süren işler, bugün günler içinde tamamlanabiliyor. Artık bankacılıktan ulaşıma, sağlıktan savunmaya kadar hayatımızın her kritik alanı yazılımla yönetiliyor. Yazılım ne kadar endüstrileşirse, biz o kadar güvenilir bir dijital dünyaya kavuşuyoruz." diye konuştu.
KARAGÖZOĞLU: HİZMETLER SEKTÖRÜNDE YAZILIM VE BİLİŞİM GİDEREK GÜÇLENİYOR
BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu da dünyanın artık veriyle beslenen, yazılımla yönetilen bir ekosistemde ilerlediğini, Ankara'nın da savunma sanayisinin, yüksek teknolojinin, yazılım girişimlerinin, teknoparkların, AR-GE merkezlerinin yoğunlaştığı merkez haline geldiğini söyledi.
Türkiye ekonomisinde GSYH'nin yaklaşık yüzde 55'ini oluşturan hizmetler sektörü içinde yazılım ve bilişimin giderek güçlendiğini dile getiren Karagözoğlu, şöyle devam etti:
“Sektör, 2025 yılı için ihracat hedefini 15 milyar dolara çıkarmış durumda. Hizmet İhracatçıları Birliğinin strateji planına göre telekomünikasyon alanında 2,5 milyar dolar, yazılımda 2 milyar dolar, oyun sektöründe 5 milyar dolar, finansal teknolojilerde 2,5 milyar dolar ve savunma sanayisinde yılda 2,5 milyar dolar ihracat hedefleniyor. Bu büyüme istihdama da yansıyor. Bilgi ve iletişim sektöründe çalışan sayısı, 2024'te yüzde 5 artarak 246 bin kişiye yükseldi."
ASO 35 No'lu Bilgisayar Yazılım Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Nuray Başar ise Türkiye'de sanayinin teknolojiyle anılması için çalıştıklarını söyledi.
Başar, BTK Akademi ile işbirliği içinde hem öğrencilere hem de eğitimcilere yapay zeka alanında eğitim verdiklerini anlattı. Sektördeki sorunlara da işaret eden Başar, bu alanda donanımlı gençler yetiştirmenin öncelikli olduğunu kaydetti.
Açılış konuşmalarından sonra, yazılım ve haberleşme alanında çalışma yürüten firmalara da ödülleri verildi. Bu kapsamda, 2023-2024 döneminde patent sayısını en fazla artıran firma ödülü “ULAK Haberleşme”ye, ihracat değerini en çok artıran firma ödülü “Aydın Yazılım”a, en fazla kadın istihdamı sağlayan firma ödülü “Akgün Yazılım”a takdim verildi.
Zirve daha sonra “Ürünleşme ve Ürün Yönetimi, Markalaşma ve Sürdürülebilirlik ile Yazılımın Sanayileşmesinde Gelecek” başlıklı panellerle devam etti.